Diş Çürüklerini Engellemede Yeşil Çay ve Faydaları
Çaylar flavonoidden zengin yapıdadırlar. Çayın Latince ismi Camellia Sinensis olan bitkinin çeşitli yapraklarının kurutulmasından elde edilirler. Yeşil çay, siyah çay ve oolong çayı farklı oksidasyon seviyelerinden geçirilerek üretilir. Çaylardaki flavonoidler ve kateşin direk bazı çürük yapan bakterilerin büyümesini engellerler ve glukan sentezini azaltırlar. Bu özellikler çayların çürük oluşumunu önleme ve remineralizayonu teşvik etmede etkin mekanizması olarak açıklanabilir (Moynihan, 2007).
Bütün olumlu özelliklerine rağmen, çay tüketimindeki en büyük sorunun çayın şekerle birlikte tüketilmesi sonucu şekerli içeceklerin oluşturduğu karyojenik etkiyi yaratması olduğu düşünülmektedir ( Moynihan, 2007).
Siyah çay, theaflavin ve thearubigins denilen antioksidanları daha çok içerirken, yeşil çay özellikle catechin (kateşin) denilen başka bir grup antioksidanları içermektedir. Kateşinler anti karyojenik özellikleri bulunan yapılardır. Hem yeşil çayda hem siyah çayda epikateşin, epikateşingallat, epigallokateşin galat adlı kateşinler bulunur ancak yeşil çayda daha fazla oranda (-)-epigallocatechin-3-gallate (EGCG) bulunmaktadır.
Okul çağındaki Japon çocuklara yapılan bir çalışmada 250 gün boyunca hergün bir fincan yeşil çay içirmiş, 250 gün sonunda yeşil çay içmeyen kontrol grubuna oranla çürük oluşumunda %50 azalma gözlemiştir.
Galla Chinensis özü (GCE= Galla Chinensis Extract), çürük önleyici özellikleri bulunan geleneksel bir Çin bitkisidir. Parazitik yaprak bitleri tarafından üretilen bu yaprak özü hidrolize edilebilen taninlerden oluşur. Bu taninler, çay polifenollerinde bulunan kondanse edilmiş taninlerden yapıca oldukça farklıdır. Güçlü antioksidan ve antibakteriyel etkileri vardır. Sonuç olarak GCE’nin biyoaktif komponentleri hem biofilmin büyümesini hem laktik asit üretimini engelleyerek diş çürüklerinin önlenmesine katkı sağlayabilmektedir. GCE, mine gibi sert dokuların remineralizasyonları sağlayan yegane maddelerden biridir, ancak bu etkiyi sağlayan aktif içerik henüz tam olarak bilinmemektedir (Djakpo and Yao, 2010).